O nun da sevgisi bilindik bir sevgi gibi yetimdi sanki... Bedeni hırstan uzak, ruhu edepliydi. Sır doluydu, yüzyıllardır kapalı kara k...
Onun da sevgisi bilindik bir sevgi gibi yetimdi sanki...
Bedeni hırstan uzak, ruhu edepliydi.
Sır doluydu, yüzyıllardır kapalı kara kutular arasında saklanmış gibiydi.
Göz bebekleri hiçbir kirpiğe değmemişti, özenle bugüne, zamanın onu kilitlediği bu ana saklanmıştı.
O gözler tek bir bakışa hazırlamıştı. Ondandı ya yorgun ve yaşlı bakıyordu.
Hiç sevmemiş bir kadın muhtemel ki kaçar gider yine tuzaklara. Her bir şeyinden emin olduğu tuzaklara.
Sevilmeyi hiç bilmemiş koca bir adam nasıl sevilmeye layık görür kendini?
O da çeker kendini aşağılara. Yokluğun var olduğu sokaklara muhtemel ki gece karanlığına.
Kadın diyor; sana geldiğim gün seni acele seveceğim, çarçabuk saracağım. Sonra hemen koşarak gideceğim. Çünkü bilirim ki çok kalırsam burası benim için bir tuzak.
Adam diyor; dur, hemen gitme! Seni evimin güneş gören penceresinin önüne koyacağım. Sen bir çiçeksin, ne sol, ne yaprak dök, ne de öl... Ömrümde gördüğüm renkleri saklayacağım.
Anlamayacaklardı birbirlerini, hiç anlaşılmayı tatmadıkları için anlamayacaktı. Yazık olacaktı. Onlar sanadursun, ömür hep bahar olacak, o yangından sadece küller kalacaktı.
Yorum Yap