Zamanı gelince kıyıya vuracak kendini Bir deniz otuyum ben.
Bir çeşmenin tam kapanmamış musluğundan
Düşen damlalar misali,
Akamazken ömrümün çiğ damlaları,
Çiğlerini bırakmış, yetişmeye yüz tutmamış,
İki arada bir derede
Zamanı gelince kıyıya vuracak kendini
Bir deniz otuyum ben.
Alışılmış bir sefer biçimi.
Dalgaların durgunluğu,
Benzimin sarılığı,
Gözlerimin sönen feri,
Denizin karanlığı,
Ufka hiç varamayışım.
Yağmayan yağmur,
Kışın öfkelenen evim.
Kimi başlangıçlarım yarıda kalmış
Unutmuşum, atlamışım onlara devam etmeye.
Geçmişim ile aramda birtakım boşluklar var.
Mecburiyet ile yaşamak kanıma işlemişse,
Kaçamam işte kaçak ruhumdan.
Ait olsam neye yarar, ki nedir aidiyet, bilmem.
Bir huzursuzluktur başlangıcım,
Ardından bir yokuşu tırmanma hazzım,
Ben işte tam da o an güçlüyümdür.
Yokuşu tırmanmamı göstermek için
Hikayemin görünmez tarafında,
Güçsüzü oynarım.
Karakter mi, yapım mı böyle, yoksa mizaç?
Zannımca hiç biri.
Alışılmış bir sefer biçimi.
Benim seferimde dalgaların ahengi bu.
Denizin rengi, ufkun uzaklığı bu.
Varış noktasına hep o aynı mesafede,
Varamadan, varmayı temenni etmeyi yutkunan.
İstanbul'a baharın erken geldiği şu zamanlar,
Bu seferde benim baharım geç gelsin.
Nolur, bu seferde acı olsun şiirim.
"Geçmişim ile aramda birtakım boşluklar var." Çok derin bir anlatım çok güzel.
YanıtlaSilteşekkür ederim. nereden geldiğini bilememiş nerede olduğunu unutan bir insanın cümlesi.
Sil