Tel örgüler arkasından İnsanların çoğu hastalanmaktan korkar. Oysa hastalanmazsan iyileşemezsin ki... Anneme ne zaman hastayım desem, &quo...
Tel örgüler arkasından |
İnsanların çoğu hastalanmaktan korkar. Oysa hastalanmazsan iyileşemezsin ki... Anneme ne zaman hastayım desem, "İyi işte vücudun mikroplarını dışarıya atıyor." der. İyileştiğinde öncekinden çok daha sağlıklı olacaksın.
Bedenin hastalanması gibi insanın ruhu da hastalanır bazen. Aslında ruhun sancılarına hastalıktan ziyade başka bir ad takmak lazım. Kaos mesela. Ne düşündüğünü, neyi istediğini, nereden gelip nereye gittiğini bilememe hali. Doğruyu arar hale gelmek fakat doğrudan da çok uzaklaşmış olma hali. En büyük belirtisi de gözlerin kör olması olabilir. İnsan o anlarda gördüğünden ne anlaması gerektiğini bilemez. Ve der durur: " Hiçbir şey iyi gitmiyor lütfen artık iyi şeyler olsun." Oysa kaos ferahlıktır. Enerji birikiminin sonunda bahar vardır.
Böyle anlarda biraz kabuğuna çekilmeli insan. Biraz beklemeli, durmalı.. Hiç kimsenin gözünün değmediği kaldırımlarda uzun uzun yürüyüşler yapmalı.. Yürüyüşlerinde muhabbet kurmalı kendisiyle.. Duymamalı ve görmemeli insanların ağzından çıkanı, neymiş.. Kendine yemekler yapmalı.. O malum kitabın tam ortasında mucize dolu satırları saklayan o beş sayfada kaybolmalı.. Gerekirse arasınlar, gerekirse sorsunlar gerekirse kayıp desinler.. İnsan biraz kendine kalmalı..
Değilse hayat bir netlik arayışı değil mi? Evet ya da hayır, var mısın yok musun? Gitsin ya da gelsin. Sıcak ya da soğuk.. Derken duyulan cevaplara ilişkin alınan tedbirler. Tedbirlere uygun şekilde giydirilen bedenler.. Bu sorulan sorular ve alınmak istenen cevaplar hep şu doyumsuz nefsimize bir armağan değil mi? Şu insan dediğimiz varlık yine bir başka insanı netlik arayışında kurban etmez mi? Hırpalaya hırpalaya tüketmez mi?
Yaz sıcağında şiddetli yağmurlara bir daha bakmak lazım. Orada bir anlam var. Kış güneşlerine, lapa lapa kar yağarken odalarda yaşanan yaz günlerine başka bakılmalı.. Elvedaya son demken yüzlerde açan güllere hayran kalmalı.. Gidiş biletinin ardından kesilen dönüş biletlerini farketmeli.. Siyahtan başkasını sevmeyen o adam bir gün gelir renklere bürünür.. Ağlayan bir annenin gülen çocuğuna başka bakılmalı.. Yol kenarında sağda solda, öylece bir yolu araç etmişken kendine hızını kes; bir insan tasarrufu olmadan kendi başına güzelleşen o çiçeklere iyi bak. Ne adını ne cinsini bildiğin o kuşun şu an gökyüzünden geçişi seni de mutlu etmedi mi? Ansızın gelen o mesaj bir de beklenilmezken seni heyecanlandırmadı mı? Kaybolduğunu düşündüğün anda esip de gelen alıp da götüren seni evine, o rüzgar ait olduğun kokuyu avuçlarının ayasından geçirip damarlarına akıtmadı mı?
Hayatta hiçbir şey kesin değildir ki.. Belli değildir ki.. Netlik cahilin arayışından tezahür etmiş bir kavramdan ötesi değil ki..
Zaman ne hareket eder ne de durur. Zaman deÄŸiÅŸir.(Paulo Coelho/Elif)
Her şey ne biter ne de aynı şekilde kalır. Sadece dönüşür.
Belirsizlik ağır basar. Belirsizliğin altında yatan umuttur.
Hayat belki kelimesinde sallanıp durur.
Hayatta netlik yoktur akış vardır. Hayatta her şey akış halindedir. Ve her şey birbiriyle alakalı, birbirinin içindedir.
Olmayanları düşündükçe kendini yedin bitirdin. Tüm bunlar olurken aynı zamanda geliştin. İçindeki kaos geliştirdi seni. Cesaretlendin. Olmayanlara son bir kez haykırdın istediğini. Geçmişe dönmek için değil geçmiş içinde bitsin diye Bir kavganın içinde kendini buldun. O kavgadan kendin kalarak çıkmayı başardığında ise sadece sen kaldın. Biricik oldun. Sonrasında kendinle barıştın.
Bir bakmışsın ki zaman gelişmiş sen koca bir gülüşün tam ortasındasın.
imza: alacamarti.
Yorum Yap